11 Haziran 2014 Çarşamba

Yeni Türkiye'ye Dair Yazılar-Bayrağın Adaleti

Malumunuz yakın zamanda yaşanan bayrak provokasyonu hepimizin ağırına gitmiştir. Ülkemizin en önemli değerlerinden ve ‘T.C sisteminden’ çok çok daha fazla şeyi sembolize eden kutsalımıza yapılan ‘çocukça provokasyon’ bir  provokasyondur. Peki bu kör gözüm parmağına ve ‘çocukça’  bir provokasyonun amacı insanımız tarafından net şekilde bilindiği halde insanımızda neden bu kadar ağır gelmiştir? Bunu doğru şekilde irdelemek gerek. Çünkü bu durumun arkasındaki adaletsizliğin artık, insanlarımızın tahammül sınırını zorladığı ortadadır.

İnsanlar ‘’siyasete’’ inanmamaya başlamıştır. Sistemin siyasetinde seviye denen bir şey olmadığı için insanlarda bir inançsızlık meydana gelmeye başlamış, bunalmaya başlayan insanlar ‘’siyaset’’ konuşmamaya, ondan ‘kaçmaya’ bile başlamıştır. Bu provokasyonla ülkenin bilinçaltında açılan yaranın asıl sebebine ulaşmak bayrağın adaletinin gereğidir. Bayrağın adaletinin gereği şunları bilmektir:

Öncelikle bayrağı indiren genci, bayrağı hiçbir zaman gerçekten sevemeyeceklerden ayırmak gerekir, o gencin de o bayrağı ‘aslında sevdiğini’ unutmamak gerekir. Ki aslında onun bir Anadolu genci olmayıp, o kadar engeli aşan ve yine elini kolunu sallayarak gidenin doğrudan yabancı güçlerin elemanı olabileceğini ve 'yabancı bir düzeneği' ima eden bir aydınımıza da medyada rastladım.  İnsanları adaletsiz bırakmak ise bu ülke için çok tehlikelidir; bayrağın adaleti, bayrağımızın gerçek düşmanlarına karşı hak ettiği taarruzu gerçekleştirmektir. 

Ülkemiz üzerinde herhangi bir güç hakimiyet iddiasında ise adaleti felsefesinin temel taşları arasına koymalıdır. Bu yeni Türkiye olacaktır. Tabi bu ‘’adalet’’;  eski Türkiye’nin sembol kurumlarından; ‘hakimiyet araçlarından’ olan, aynı ismi taşıyan bir bakanlığın yakın zamanda çıkardığı ve memurunda infial yaratan bir yönetmeliğin adaleti gibi asla olmamalıdır mesela. Yeni Türkiye’de ‘adalet’; yerli yerine koyma, hak edene –ülke insanının hakkını korumak için- karşılığını verme, onun yanına bırakmama şeklinde bir karşılık bulacaktır. Adaleti rafa kaldıran bayrağın esas düşmanlarına gereken ‘cezayı’ usulünce kesmeyen  ‘eski T.C sisteminin’ insanımızı düşürdüğü hal, yaşattığı sıkıntılar nedeniyle tasfiye edilmesi şarttır.

İnsanımızla adeta dalga geçen siyasiler; siyasi partiler, ‘’siyasi hareketler’’, terör ve bayrak da yakan ‘çapulcu’ hareketleri, (beyaz Türk) ‘sermaye(si)’ , avukatın devlet erkanına bir saat ‘siyaset ayarı’ vermeye çalışması, uluslar arası arenada ise karşılarında sömürgeleri varmışçasına tavırlar takınan güçler ve bunlara karşı hak ettikleri verilmediği için artık inancı kalmamaya başlayan halkımızın birlikte oluşturduğu şey; ‘T.C sistemi’ adaletinin manzarasıdır. Bu 'sistemli baskının' artarak devam etme ve ülkemizi her taraftan kuşatmaya çalışma olasılığına dikkat etmek gerekmektedir. Bu insanımızdaki güveni alıp götürmek üzere adeta ortaklaşa hareket; ‘siyaset ve reel politik’ yekünü oldukça, bu acilen tasfiye edilmedikçe, ülke insanımız zarar görmeye devam edecektir. Bunlara karşı alınacak önlem ise basittir: adalet…

Bayrağın adaleti birçok başka ayrıntı; herkese hak ettiği ve bununla birlikte gelecek olan teskin ile birlikte şu şekilde ortaya çıkan felsefedir: Yalnızca kendi ve yabancı patronlarının çıkarları için Milli olan her şeye ‘intihar olur’ diyenlerin bayrağı ‘asıl indirmek isteyenler’ olduğunu idrak etmektir. ‘’Bayrağı indiren’’ çocuğu değil onun Kürt-Türk-Arap ve tabi ki Osmanlı ve tabi ki dünyadaki tüm mazlumların bayrağı olduğunu ona unutturanı hedef almaktır. Bayrağın esas sahibi gücün –Osmanlı’nın- adını anmaktan korkmadan ziyade bu adı duyunca ‘rahatsız olan’ –ve ‘rahatsız olduğu kadar’ tasfiye olan- ‘uluslararası sisteme’ karşı çekinmeden hatta inatla Osmanlı adını anmaktır. Bayrağın adaleti; savaşılmıyorsa bile ‘’Suriye’’de insanlarımız için elimizden gelecek –ve hala yapmadığımız diğer- her şeyi yapabilmektir. Bu adalet ülkemizin güneyinde –‘’Irak’ın Kuzeyinde’’- ülkemize yapılan saldırılara karşı Türkmen, Kürt ve Arap kardeşlerimizi her türlü yol ile ve gerekirse –‘’Suriye’’de de- örtülü bir savaşla desteklemektir.  Bayrağın adaleti ülkenin gücünü ondan sakınmayıp, ‘yüz senelik parantez’ adlı hipnoz sürecinden uyanıp dünyada etkin olmak etkin olduğu kadar güçlü ve ‘Osmanlı insanını’ teskin edici olmaktır; ‘’devlet etme’’ yi adaletli yapıp ‘’oyun kurdukça’’ ve irade ortaya koydukça dünya mazlumlarını kurtarmaktır.  

Bayrağın adaleti bayrağın taşıdığı kutsal değerlerin hakkını vermektir…