4 Kasım 2014 Salı

''BÜTÇEYİ'' TEMİN

‘İngiltere 1. Dünya Savaşından kalan borçlarını kapatıyor’.


Bu haberden çıkan, Türkiye'ye, kıssadan hisse şudur: ''devlet bütçesi'' denen şey devlet için beş harften oluşan, karakterine geçirdiği kisvesidir. Osmanlı'nın parasını verdiği gemilerini de gasp eden İngiliz sistemini örnek almak tabi ki olacak şey değildir, mamafih bu durumu devletimizin karakterine uyarlarsak şu sonuç ortaya çıkar: Osmanlı devlet sistemi zulüm yapmadan halkını refaha kavuştururdu. Bunu devlet sistemi ve felsefesinin kalitesine, coğrafyasına ve hükmettiği milletlere özgün milli devlet faaliyetlerine borçluydu. ''Yıkıldı'' denilen 1. Dünya Savaşı zamanları sırasında bir dünya savaşını, ordusunu ve toprak bütünlüğünü bozmadan atlattı. Bunu ise ''Adalet'' Bakanlığı faaliyetleri ile tahayyül edersek: memura yetki, teçhizat, maaşına enflasyon zararını eklemek ''devlet bütçesinin'' teminidir.

Bütçe olmadığı için adalet yoktur değil; adalet olmadığı için bütçe yoktur.

''Adalet'' Bakanlığı gibi ismi ile ironi içerisinde bir bakanlık diğer bütün devlet faaliyetleri ve felsefesinin kendisinde karakterize olmuş bir örneği olarak memurların ve insanımızın eziyet çekmesinin sembolüdür; burada sembolleşen zihniyet aşılmadığı için ülkemizi ‘’geri’’ bırakandır.

''Almanya da ya da Amerika'da olmayan maden kazaları neden ülkemizde oluyor'' un cevabının biri de işte buradadır.

1. ve 2. Dünya Savaşlarından yok olma derecesinde anca çıkabilen, ancak Allah’ın ‘yok olmayı’ kaderlerine yazmadığı milletlerden Almanlar ve güç merkezi Almanya'da, bizde olmayan ne vardır?

Benim cevabım Almanların hiç bir zaman 'Osmanlılarını' tasfiye etmediğidir. Daha doğru ifade ile ‘İngilizlerin bize yaptığının dünyada bir eşi benzeri olmamıştır daha da olmayacağa benzer. ‘’Denazifikason’’ nun (‘Nazi ideolojisinin’ tasfiyesinin) ise kaderin getirdiği bir ‘’Osmanlı’nın tasfiyesi’’ ile uzaktan yakından alakası yoktur.
   

Osmanlı'nın devlet felsefesi (ve dolayısıyla ''Adalet'' Bakanlığı ile resmen ironi halinde olan adaleti) ''bütçenin'' temini olacaktır.

Eksikliği açısından en göze batanlardan; infaz ve koruma memurları, polis memurları ve zabıta memurlarımızın güvenini, yetki ve teçhizatını temin etmek beşeri sermayenin güvenini ve her türlü maddi manevi sağlığını temin etmeye yatırım olacağından ötürü; ‘memurlarımızın enflasyon zararını karşılamamayı, ‘’mali disiplin’’ denen şüpheli faaliyet açısından, neredeyse Allah’ın kanunu saymak’ ‘devlet etme’ anlayışına aykırıdır.

Bu durumu telafi devletin diğer adaleti tesis-temin, stratejik ve –‘’Ak Sarayı’’ inşa etmek gibi-  ‘dosta güven verip düşmanda saygı ve korku uyandıran iddia’ faaliyetlerden ‘nitelik’ açısından gayrı bir farkı yoktur.


Mülkün temeline adaleti konumlandırarak; devleti insan sayesinde yaşatmak gerekir.