11 Mart 2017 Cumartesi

TÜRKİYE’NİN DİKKATİNE SORULAR, ARAYIŞLAR, NOTLAR-‘’ YÜKSEK DOZ GELECEK’’TEN

T.C’NİN UZAYDAKİ KOLONİLERİ

Yakın zamanda ‘’ Yüksek Doz Gelecek‘’ adlı, beş bilim kurgu romanından oluşan bir kitap yayımlandı. Kitapta Güneş sistemimizde insanoğlunun gelecekteki kolonileşmesine dair romanlar okuduk. Yalnız dikkat çeken bir nokta vardı açıkçası. Romanlarda ya tüm insanoğlu dünyada bir devlet, ya da mesela Ay’da, Jüpiter’de, Mars’ta, Venüs’te ayrı ayrı birer oluşum şeklinde kurgulanmış. Belki de devletlerin serencamının sonucu kesinlikle böyle olacaktır ancak bunu tam olarak kestirebilmek şu an için resmen kahinlik olur. Şöyle bir senaryo da düşünülebilir: Dünya’daki devlet ve veya oluşumlar-örgütler Dünyada ve Güneş Sistemi’nin diğer unsurlarında tek bir örgüt-devlet birlikteliği düşüncesinin aksine, belki de dünyadaki çok parçalı ya da büyük parçaların müttefikliği şeklinde ‘’ uluslararası ilişkilere‘’ girebilirler. Mesela ‘’ Batı uygarlığı‘’; ‘ Birleşik Avrupa Devletleri’ gibi bir oluşumla bir de Güneş Sistemi aracılığı ile insanoğlunun hayatını tekrar mahvedebilir. Asya’daki devletler başka bir baş çekebilir ya da farklı farklı kıtalardaki devletler Güneş Sistemi’ndeki rekabet için birbirleriyle çok sıkı müttefiklik sistemleri geliştirebilir. Hatta belki de bazı örgüt ya da devletler sahte veya gerçek bir ‘’uzaylı’’, yapay zeka işgali senaryosunu bahane ya da işbirliği şeklinde kullanmak suretiyle yine diğer kalanları şerefli bir yaşamdan yoksun bırakabilir. İşte bu ihtimaller dahilinde o zaman ‘’ evrensellik’’ belki de siyasi manada yeni bir anlam kazanabilir ve siyasetteki ‘’ uluslararası ilişkiler‘’ terimi artık bir çöp olur…


Her iki senaryoda da ‘’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Güneş Sistemi’ndeki ve ötesindeki kolonilerini’’ düşünüp tasavvur etmek, gelecekte düşünülen Dünya’daki veya Güneş Sistemi’ndeki diğer insanoğlu ya da diğer başka yabancı unsurların sultası altında milletimizin ezilmesinin önüne geçmek için ilk adımdır. Zira kitabın yazarlarından sayın Orkun Uçar da bir milletin bilim kurgu edebiyatında olmaz ise gelecekte de olamayacağına dikkat çekiyor.

Bu adımı ise şu şekilde temellendirmek yerinde olacaktır:

‘’ Kün tuğ bolgıl kök kırıkan’’- ‘Güneş Bayrağımız gök çadırımız.’ Ve

‘’ Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak‘’

Yani var olan tüm mikro-makro alem ve evrenlerde, Devlet-i Ebed Müddet’in varlığına hizmet eden canlı-cansız en küçük birimlerden en büyük organizmalar ve organizasyonları tasavvur etmek ve bunun temini ve devamı için milletimizin fert ve birimlerini buna uygun şekilde bir bilinç etrafında toplamak, onlara bu ülküyü aşılamak yerinde olacaktır. Devlet-i Ebed Müddetin en kötü koşullar düşünüldüğünde tek bir ferdi-(mikro boyutta bile olsa-zira virüs şeklindeki yapay zeka fikri ilginç gerçekten; ‘’ Yüksek Doz Gelecek, Demir Yıldız-Orkun Uçar‘’-)canlı cansız tek bir hizmet edeni bile kalsa, o şey, devletimizi yaşatmaya o senaryonun şartlarına ve zamana göre gizli-açık ya da zamanı gelince ortaya çıkacak bir şekilde devam ettirmelidir. Zira bu motivasyon bu en kötü senaryonun yaşanmasının önüne geçmek adına var olacaktır ve teşekkül ettirilmelidir. Kitaptaki ikinci hikaye olan ‘’ Phobos’’daki bakteri gibi bölünen ve bireysellikten uzak organizmalar gibi olmak yanlışına düşmek hatası ile yukarıda belirttiğim ülkü arasında ince bir çizgi vardır lakin belirli şartları temin ettikten sonra bu korkunun lüzumu yoktur. Pire için yorgan yakmak yerine; ‘ yorganı arındırmamız’ yani geleceğimizi kazanmaya cesaret etmemiz gerekmektedir. ‘ Devlet etme sanatını’ en iyi Devlet-i Ebed Müddetin fertleri yapmıştır ve gelecekte de yapmalıdır. Zira yine ‘’Phobos’’ hikayesindeki gibi insanoğlu vasatına karşı kültürel-ideolojik eziklik yaşayan uzaylının hikayesinin esin verdiği gibi kim bilir var olan tüm alem ve evrenlerdeki devletler-örgütler-organizma toplulukları-organizasyonlar bizim devlet kültürümüz-motivasyonumuz karşısında kendilerini, talep ederek; severek, kabullenerek, isteyerek teslim ederler. Bunu insanoğlu için düşünürsek; zira ‘’ kozmosda’’ hüküm sürmek ‘ aklı evvellerin’ işi olmasa gerek. Uzay’a bir hayvan gibi; devletsiz-kültürsüz-ahlaksız-akılsız çıkılınca başarılı olabilme ihtimali ne kadar vardır?

Belki de hikayelerin gelecekteki gerçek versiyonları şu şekilde cereyan edebilir:

Umut Altın’ın yazdığı ‘’ Köprü Altı’’ hikayesindeki ‘’ Sacaromy’’ dünyadaki bilgileri idrak edince: ‘yaşasın Devlet-i Ebed Müddet!...’ der,

Funda Özlem Şeran’ın yazdığı ‘’ Phobos’’ hikayesindeki insanoğlu vasatı karşısında adeta kafayı yiyen uzaylı: ‘ Ben bir Türk’üm ve artık tüm uzayı devletimizin vassalı yapmak için çalışacağım ve bölüneceğim!...’ der,

Orkun Uçar’ın yazdığı ‘’ Demir Yıldız’’ hikayesindeki ‘’ Bay White’’:’ Tek sorumluluğumuz bu güne kadar Ay’da da Ay İmparatorluğu şeklinde gizliden gizliye örgütlenen Devlet Ebed Müddet’e ve halkına karşıdır, kardeşimiz başardı ve şafağımız başladı!...’ der,

Gökcan Şahin’in yazdığı ‘’ Karavanlar Çağı‘’ hikayesinde bazı karavanlar uzayda Türkiye Cumhuriyeti Devletini devam ettirmek için birleşebilir,

Serdar Yıldız’ın yazdığı ‘’ Alt ve Üst’’ hikayesindeki Umay Dünya’daki tek hakim Türk devletinden Venüs’e gelmiş olabilir, İstanbul bebeğin neslinden bir torunu Venüs’ün gelecekteki başkanı olabilir…

Üç hilalimiz doğu-batı ve merkezde Devletimizin ve İslamiyetin hakimiyetini temsil etmektedir ama bu hangi doğu, hangi batı, hangi merkezdir?

MGK’nın daimi gizli gündemi ‘’ Türkiye Cumhuriyeti’nin uzaydaki kolonileri’’ olabilir;

Üç hilalimiz arz, gök ve var olan diğer tüm ‘alem ve evrenlerdeki’ Devletimizin ve İslamiyetin hakimiyetini temsil etmelidir!...


EK:  ‘’ Donanımcı Baba’’ nın ‘’ Silahlı İHA'lar ve Yapay Zeka Etiği Tartışmaları’’ başlıklı Youtube videosunda  (https://www.youtube.com/watch?v=gzvkpFX_saA ) beyin fırtınası çağrısına binaen yukarıdaki yazımıza ek ve onunla organik bir bağ ile yapay zekaya şu açıdan yaklaşımda bulunmak istiyorum:

Yapay zeka tartışmasına ve tefekkürüne yeni başlangıç yapıldığından meseleye interdisipliner bir şekilde, bir çatı kurmak adına şu sorularla temel bir başlangıç yerinde olabilir:  Bir yapay zekanın ideolojisi olabilir mi? Bir yapay zeka ideolog olabilir mi? Yapay zekanın devlet kavramı olabilir mi? Yapay zekanın ruhu olabilir mi? Yapay zeka ‘ ruhu olan’ organik ya da inorganik şeylerle bir organik bütünlük kurabilir mi? Yapay zeka mesela bir karınca kolonisi ile organik bir bağ kursa tüm tembel canlılara ya da atalet ya da tembellik içeren tüm canlı, cansız ya da onları sembolize eden her türlü şey; fikir, ideoloji ile savaş içerisinde mi olur? Yapay zeka insanlığın tefekkürünü mü devam ettirir ya da o mirası tamamen ret mi eder? Mesela üzerinde sahiplenme konusunda ‘ rekabet’ yaşanan asil bir Anadolu hayvanı kangal köpeğini düşünelim: Youtube’de kangal köpekleri ile ilgili şu başlıklara mutlaka rastlamışsınızdır ‘’ Turkish Kangal‘’ ya da ‘’ Kurdish Kangal‘’. Mesela bir kangal köpeği ile bir yapay zeka aparatı arasında organik bir bağ kurulsa bu canlının ideoloji ne olur? Hangi tarafı seçer, terör örgütlerine sempati mi besler, ‘’ faşist‘’ mi olur, devrimci mi olur, ateist mi olur, nihilist mi olur, hangi dine ilgi duyar, hangi tasavvufi akımın taraftarı olur? Hayvanların üzerindeki insanoğlu tahakkümünü kırmaya mı çalışır? Mesela insanoğlunun iftiharı bir yapay zeka teknolojisi üretilmiş olsun; bu yapay zeka hakimlik-hakemlik yapabilir mi? Bunun adalet anlayışı insanoğlunun bugüne kadar alıştığı adalet anlayışına benzer mi olur yoksa farklı anlayışlar getirerek daha merhametli ya da gaddar mı olur?

Gelecekte insanoğlundan, yapay zekadan ya da şeytandan hangisi bir birine pabucunu ters giydirir?


Anlaşılacağı üzere sorular mümkün olduğunca çoğaltılabilir. Devletimizin ise bu konuda yapması gereken yapay zeka eğer içtimai hayatla ilgili ‘ üç boyutlu’ düşünebilecek bir yeteneğe kavuşacaksa meselede sağlıklı bir ilerleme sağlamak adına ‘ üç boyutlu’ bir yaklaşımda bulunabilmek için bunların artıları ve eksilerini, avantaja çevirmek adına şimdiden çok ciddi ve interdisipliner akademik çalışmaları resmen ve re’sen icra ettirmesi, toplumdaki önde gelen ve veya yetenekli insanları bir araya organize bir şekilde toplayarak beyin fırtınalarını ya da disiplinli çalıştayları gerekirse ödüllerle desteklemesi gerekmektedir.         






                                                       دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet


  The Eternal State