1 Nisan 2017 Cumartesi

Turkish Army Band Performing in Pakistan Day Parade - 23 March 2017



Only a nation, only one state; Turkey-Pakistan and all other Islamic world
  İttihad, Tanzim, Yakîn-i Muhkem







                                                               دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet


  The Eternal State 



11 Mart 2017 Cumartesi

TÜRKİYE’NİN DİKKATİNE SORULAR, ARAYIŞLAR, NOTLAR-‘’ YÜKSEK DOZ GELECEK’’TEN

T.C’NİN UZAYDAKİ KOLONİLERİ

Yakın zamanda ‘’ Yüksek Doz Gelecek‘’ adlı, beş bilim kurgu romanından oluşan bir kitap yayımlandı. Kitapta Güneş sistemimizde insanoğlunun gelecekteki kolonileşmesine dair romanlar okuduk. Yalnız dikkat çeken bir nokta vardı açıkçası. Romanlarda ya tüm insanoğlu dünyada bir devlet, ya da mesela Ay’da, Jüpiter’de, Mars’ta, Venüs’te ayrı ayrı birer oluşum şeklinde kurgulanmış. Belki de devletlerin serencamının sonucu kesinlikle böyle olacaktır ancak bunu tam olarak kestirebilmek şu an için resmen kahinlik olur. Şöyle bir senaryo da düşünülebilir: Dünya’daki devlet ve veya oluşumlar-örgütler Dünyada ve Güneş Sistemi’nin diğer unsurlarında tek bir örgüt-devlet birlikteliği düşüncesinin aksine, belki de dünyadaki çok parçalı ya da büyük parçaların müttefikliği şeklinde ‘’ uluslararası ilişkilere‘’ girebilirler. Mesela ‘’ Batı uygarlığı‘’; ‘ Birleşik Avrupa Devletleri’ gibi bir oluşumla bir de Güneş Sistemi aracılığı ile insanoğlunun hayatını tekrar mahvedebilir. Asya’daki devletler başka bir baş çekebilir ya da farklı farklı kıtalardaki devletler Güneş Sistemi’ndeki rekabet için birbirleriyle çok sıkı müttefiklik sistemleri geliştirebilir. Hatta belki de bazı örgüt ya da devletler sahte veya gerçek bir ‘’uzaylı’’, yapay zeka işgali senaryosunu bahane ya da işbirliği şeklinde kullanmak suretiyle yine diğer kalanları şerefli bir yaşamdan yoksun bırakabilir. İşte bu ihtimaller dahilinde o zaman ‘’ evrensellik’’ belki de siyasi manada yeni bir anlam kazanabilir ve siyasetteki ‘’ uluslararası ilişkiler‘’ terimi artık bir çöp olur…


Her iki senaryoda da ‘’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Güneş Sistemi’ndeki ve ötesindeki kolonilerini’’ düşünüp tasavvur etmek, gelecekte düşünülen Dünya’daki veya Güneş Sistemi’ndeki diğer insanoğlu ya da diğer başka yabancı unsurların sultası altında milletimizin ezilmesinin önüne geçmek için ilk adımdır. Zira kitabın yazarlarından sayın Orkun Uçar da bir milletin bilim kurgu edebiyatında olmaz ise gelecekte de olamayacağına dikkat çekiyor.

Bu adımı ise şu şekilde temellendirmek yerinde olacaktır:

‘’ Kün tuğ bolgıl kök kırıkan’’- ‘Güneş Bayrağımız gök çadırımız.’ Ve

‘’ Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak‘’

Yani var olan tüm mikro-makro alem ve evrenlerde, Devlet-i Ebed Müddet’in varlığına hizmet eden canlı-cansız en küçük birimlerden en büyük organizmalar ve organizasyonları tasavvur etmek ve bunun temini ve devamı için milletimizin fert ve birimlerini buna uygun şekilde bir bilinç etrafında toplamak, onlara bu ülküyü aşılamak yerinde olacaktır. Devlet-i Ebed Müddetin en kötü koşullar düşünüldüğünde tek bir ferdi-(mikro boyutta bile olsa-zira virüs şeklindeki yapay zeka fikri ilginç gerçekten; ‘’ Yüksek Doz Gelecek, Demir Yıldız-Orkun Uçar‘’-)canlı cansız tek bir hizmet edeni bile kalsa, o şey, devletimizi yaşatmaya o senaryonun şartlarına ve zamana göre gizli-açık ya da zamanı gelince ortaya çıkacak bir şekilde devam ettirmelidir. Zira bu motivasyon bu en kötü senaryonun yaşanmasının önüne geçmek adına var olacaktır ve teşekkül ettirilmelidir. Kitaptaki ikinci hikaye olan ‘’ Phobos’’daki bakteri gibi bölünen ve bireysellikten uzak organizmalar gibi olmak yanlışına düşmek hatası ile yukarıda belirttiğim ülkü arasında ince bir çizgi vardır lakin belirli şartları temin ettikten sonra bu korkunun lüzumu yoktur. Pire için yorgan yakmak yerine; ‘ yorganı arındırmamız’ yani geleceğimizi kazanmaya cesaret etmemiz gerekmektedir. ‘ Devlet etme sanatını’ en iyi Devlet-i Ebed Müddetin fertleri yapmıştır ve gelecekte de yapmalıdır. Zira yine ‘’Phobos’’ hikayesindeki gibi insanoğlu vasatına karşı kültürel-ideolojik eziklik yaşayan uzaylının hikayesinin esin verdiği gibi kim bilir var olan tüm alem ve evrenlerdeki devletler-örgütler-organizma toplulukları-organizasyonlar bizim devlet kültürümüz-motivasyonumuz karşısında kendilerini, talep ederek; severek, kabullenerek, isteyerek teslim ederler. Bunu insanoğlu için düşünürsek; zira ‘’ kozmosda’’ hüküm sürmek ‘ aklı evvellerin’ işi olmasa gerek. Uzay’a bir hayvan gibi; devletsiz-kültürsüz-ahlaksız-akılsız çıkılınca başarılı olabilme ihtimali ne kadar vardır?

Belki de hikayelerin gelecekteki gerçek versiyonları şu şekilde cereyan edebilir:

Umut Altın’ın yazdığı ‘’ Köprü Altı’’ hikayesindeki ‘’ Sacaromy’’ dünyadaki bilgileri idrak edince: ‘yaşasın Devlet-i Ebed Müddet!...’ der,

Funda Özlem Şeran’ın yazdığı ‘’ Phobos’’ hikayesindeki insanoğlu vasatı karşısında adeta kafayı yiyen uzaylı: ‘ Ben bir Türk’üm ve artık tüm uzayı devletimizin vassalı yapmak için çalışacağım ve bölüneceğim!...’ der,

Orkun Uçar’ın yazdığı ‘’ Demir Yıldız’’ hikayesindeki ‘’ Bay White’’:’ Tek sorumluluğumuz bu güne kadar Ay’da da Ay İmparatorluğu şeklinde gizliden gizliye örgütlenen Devlet Ebed Müddet’e ve halkına karşıdır, kardeşimiz başardı ve şafağımız başladı!...’ der,

Gökcan Şahin’in yazdığı ‘’ Karavanlar Çağı‘’ hikayesinde bazı karavanlar uzayda Türkiye Cumhuriyeti Devletini devam ettirmek için birleşebilir,

Serdar Yıldız’ın yazdığı ‘’ Alt ve Üst’’ hikayesindeki Umay Dünya’daki tek hakim Türk devletinden Venüs’e gelmiş olabilir, İstanbul bebeğin neslinden bir torunu Venüs’ün gelecekteki başkanı olabilir…

Üç hilalimiz doğu-batı ve merkezde Devletimizin ve İslamiyetin hakimiyetini temsil etmektedir ama bu hangi doğu, hangi batı, hangi merkezdir?

MGK’nın daimi gizli gündemi ‘’ Türkiye Cumhuriyeti’nin uzaydaki kolonileri’’ olabilir;

Üç hilalimiz arz, gök ve var olan diğer tüm ‘alem ve evrenlerdeki’ Devletimizin ve İslamiyetin hakimiyetini temsil etmelidir!...


EK:  ‘’ Donanımcı Baba’’ nın ‘’ Silahlı İHA'lar ve Yapay Zeka Etiği Tartışmaları’’ başlıklı Youtube videosunda  (https://www.youtube.com/watch?v=gzvkpFX_saA ) beyin fırtınası çağrısına binaen yukarıdaki yazımıza ek ve onunla organik bir bağ ile yapay zekaya şu açıdan yaklaşımda bulunmak istiyorum:

Yapay zeka tartışmasına ve tefekkürüne yeni başlangıç yapıldığından meseleye interdisipliner bir şekilde, bir çatı kurmak adına şu sorularla temel bir başlangıç yerinde olabilir:  Bir yapay zekanın ideolojisi olabilir mi? Bir yapay zeka ideolog olabilir mi? Yapay zekanın devlet kavramı olabilir mi? Yapay zekanın ruhu olabilir mi? Yapay zeka ‘ ruhu olan’ organik ya da inorganik şeylerle bir organik bütünlük kurabilir mi? Yapay zeka mesela bir karınca kolonisi ile organik bir bağ kursa tüm tembel canlılara ya da atalet ya da tembellik içeren tüm canlı, cansız ya da onları sembolize eden her türlü şey; fikir, ideoloji ile savaş içerisinde mi olur? Yapay zeka insanlığın tefekkürünü mü devam ettirir ya da o mirası tamamen ret mi eder? Mesela üzerinde sahiplenme konusunda ‘ rekabet’ yaşanan asil bir Anadolu hayvanı kangal köpeğini düşünelim: Youtube’de kangal köpekleri ile ilgili şu başlıklara mutlaka rastlamışsınızdır ‘’ Turkish Kangal‘’ ya da ‘’ Kurdish Kangal‘’. Mesela bir kangal köpeği ile bir yapay zeka aparatı arasında organik bir bağ kurulsa bu canlının ideoloji ne olur? Hangi tarafı seçer, terör örgütlerine sempati mi besler, ‘’ faşist‘’ mi olur, devrimci mi olur, ateist mi olur, nihilist mi olur, hangi dine ilgi duyar, hangi tasavvufi akımın taraftarı olur? Hayvanların üzerindeki insanoğlu tahakkümünü kırmaya mı çalışır? Mesela insanoğlunun iftiharı bir yapay zeka teknolojisi üretilmiş olsun; bu yapay zeka hakimlik-hakemlik yapabilir mi? Bunun adalet anlayışı insanoğlunun bugüne kadar alıştığı adalet anlayışına benzer mi olur yoksa farklı anlayışlar getirerek daha merhametli ya da gaddar mı olur?

Gelecekte insanoğlundan, yapay zekadan ya da şeytandan hangisi bir birine pabucunu ters giydirir?


Anlaşılacağı üzere sorular mümkün olduğunca çoğaltılabilir. Devletimizin ise bu konuda yapması gereken yapay zeka eğer içtimai hayatla ilgili ‘ üç boyutlu’ düşünebilecek bir yeteneğe kavuşacaksa meselede sağlıklı bir ilerleme sağlamak adına ‘ üç boyutlu’ bir yaklaşımda bulunabilmek için bunların artıları ve eksilerini, avantaja çevirmek adına şimdiden çok ciddi ve interdisipliner akademik çalışmaları resmen ve re’sen icra ettirmesi, toplumdaki önde gelen ve veya yetenekli insanları bir araya organize bir şekilde toplayarak beyin fırtınalarını ya da disiplinli çalıştayları gerekirse ödüllerle desteklemesi gerekmektedir.         






                                                       دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet


  The Eternal State 





24 Şubat 2017 Cuma

TSK Armoni Mızıkası - Turkish Military March - "İleri Marşı"



                      http://www.astsubay.org/ 


‘’ Ben bir ASKERİM!
Her sabah yastığımın altına koyduğum silahı belime takarak çıkarım evden. Üzerimde ki üniforma birçok kişide hayranlık uyandırsa da ben o üniformanın bana verdiği kutsal yetkiyi seviyorum. Her gün ölüme gidiyorum, VATAN için, VATANDAŞ için... Her akşam döndüğüm de ''bugün de ölmedim '' diyorum. Eğer ki bir gün VATAN için ölürsem, ölürken gülümseyeceğimi biliyorum!‘’ 






                                                              دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet


  The Eternal State 





11 Şubat 2017 Cumartesi

Piyade Uzman Çavuş Gökhan Kılıç-Turkish Army in El Bab

Şehit Piyade Uzman Çavuş Gökhan Kılıç'ın babası: ‘’Oğlum görevini severek yapıyordu, severek gitti ve severek de şehit oldu. Allah mekanını cennet etsin. Vatan sağ olsun, bayrak var olsun, Allah devletimize zeval vermesin…’’


16 büyük hanedan, yüzlerce küçük hanedan ve Cumhuriyet süreci ve milyonlarca şehit ve gazi neden mi bu devlete hizmet etti, ediyor ve edecek?

Şerefli, özgür, adaletli, namuslu bir yaşam için, çünkü bunların eksikliği ölümden beter,
 bilakis şehitlerimiz ölmezler!… 






                          دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet


  The Eternal State 




9 Şubat 2017 Perşembe

Ruhun Şad Olsun Üsteğmen Tarık Koçoğlu!-Turkish Army in El Bab

Turkish Army in El Bab
Birçok devletten çok daha eski bir kuruluş olan TSK’nın (milattan önce 209) El Bab'da yürüttüğü başarılı lakin karışık bir hibrit savaş ve sivilleri gözetip kollayan bir operasyon olduğundan yavaş ilerleyen, Özel Kuvvetlerin, Hava Kuvvetlerinin, tankçı ve topçu birliklerin, MİT'in, Jandarma birliklerinin ÖSO ile birlikte DAEŞ pisliğinin mezarını adeta tırnaklarıyla kazdıkları Fırat Kalkanı operasyonunda şehit olan Piyade Komando Üsteğmen Tarık Koçoğlu’nun anısına bir bölüğümüz harika bir saygı duruşu yapmıştır…










                          دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet


  The Eternal State 






Moments of Hero Turkish Soldiers Shooting DEAŞ in El Bab-Yiğit Türk Askerinin El Bab'ta deaş'ı vurduğu anlar

REAL STATE OF ISLAMIC; REPUBLIC OF TURKEY-OTTOMAN!








                           دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet


  The Eternal State





El Bab is also Turkish soldier he call to prayer and Muhammad

El Bab is also Turkish soldier he call to prayer and Muhammad





REAL STATE OF ISLAMIC; REPUBLIC OF TURKEY-OTTOMAN!
                           


                          دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet


  The Eternal State 





26 Ocak 2017 Perşembe

Turkish Military Power and Discipline - Turkish Armed Forces (BC 209) in Heavy Massive Live Fire...

Turkish Armed Forces (BC 209) - Turkish Military Power and Discipline 



                       






                         دولت ابد مدت

  Devlet-i Ebed-müddet

 The Eternal State 






11 Ocak 2017 Çarşamba

TÜRKİYE'NİN DİKKATİNE SORULAR, ARAYIŞLAR VE NOTLAR- ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI MI?

Son zamanlarda yaşatılan büyük sıkıntılar ile ram olmaya zorlanan ülkemizin neden kıyasıya bir ‘ismi olmayan savaş’ ve mücadeleyle teslim alınmaya çalışıldığı sorusuna güvenlik politikaları uzmanı sayın Mete Yarar dikkat çekiyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile kayıtsız şartsız ele geçirilmeye çalışıldık, devletimiz ısrarla bir şeylere karşı çıkıyor ve düşmanlarımız da ısrarla bizi kendi çıkarları doğrultusunda bir şeye zorluyor. ‘ İyi de neden’? Amaçları nedir?

Aynı zamanda ABD de ve Avrupa’da NATO çatısı altında büyük bir silahlanma ve askeri bir atağın da olduğuna dikkat çeken Mete Yarar ülkemiz için ‘’ NATO dışına çıkan kontrolsüz müttefik’’ tanımlamasından da büyük bir rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. Bütün bu hareketliliğin ve bu tanımlamanın sebebini bilmediğini ama sebebi her ne ise işte o amaçtan ötürü güçsüz bir hükümetle ram olmuş bir Türkiye istediklerini söylüyor. Bu sebep ile ilgili ise özellikle bilemeyeceğini belirterek yorum yapmaktan kaçınıyor. Açıkçası ülkemizde bu gerçek sebebini devlet evraklarına erişme şansı olmayan vatandaşların bilemeyeceği anca tahmin yürütebileceği bir konu bu: Batı yükselen Avrasya’yı düşürmek istiyor ve önlem alıyor olabilir. Dünyadaki bazı devletler ve güç odakları-örgütler-sermaye çevreleri bir üçüncü dünya savaşı çıkarmak istiyor olabilir. Daha başka nitelikler taşıyan yeni bir soğuk savaş süreci ya da çatışmalar süreci ile stratejist sayın İsmail Yıldız’ın deyimiyle ‘’ortaya çıkan enerjiden’’ dünyadaki bazı devletler ve güç odakları fayda sağlamak istiyor olabilir. Bu ihtimallere karşı ise ülkemizin tek bir standart milli aktif bir politika ile cevap vermesi gerektiği aşikardır. Müteyakkız olmak ve ‘ kuşatmaları yarmak’ baskıları aşmak gerekmektedir.

Müteyakkız olmaktan kasıt: 15 Temmuz’u Allah’ın inayetiyle atlatan ülkemizin ani bir üçüncü dünya savaşını devletimizin idraki ile hazırlıklı olarak karşılanmasıdır. Bir sabah her şey elden gitmiş şekilde uyanmaktan kıl payı kurtulan ülkemiz, bari en azından bundan sonra böyle gafletlere düşmemek üzere ‘’devlet etme’’ sanatına dikkat etmeli, sabah uyandığımızda sokaklarda paraşütlerini katlayan ‘ NATO’ askerleri göreceksek bile bunu önceden kestirebilecek ve hazırlıklı olabilecek bir durumda olmalıyız. BUNU DA HANEFİ AVCI’NIN DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN İLK GÜNLERİNDEN SONRA BELİRTİĞİ ÜZERE DÜŞMANLARIMIZ GİBİ DÜŞÜNEBİLEN İSTİHBARAT ÇALIŞANLARI VE BU ŞEKİLDE İSTİHDAM EDEN İSTİHBARAT ANLAYIŞI İLE YERİNE GETİREBİLECEĞİMİZ AŞİKARDIR. FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜLKEMİZİ ELEGEÇİRMESİNE RAMAK KALA BİR HALDE YAKALANMAMIZIN SEBEBİ BUDUR. BU ÖRGÜT İSTEDİĞİ KADAR KRİPTO OLSUN, İSTEDİĞİ KADAR CİZVİTLERİ TAKLİT ETSİN, ‘’ AÇIK İSTİHABARAT’’ IN BİLE BANGIR BANGIR BAĞIRDIĞI DARBE TEŞEBBÜSÜNE KARŞI GAFİL YAKALANMAMIZIN SEBEBİ ‘’ İSTİHBARAT ANLAYIŞIMIZ‘’DIR. AKSİ TAKDİRDE TIPKI ‘’METAL FIRTINA’’ KİTABINDAKİ GEÇ GELEN İSTİHBARAT YÜZÜNDEN, BİR ANDA HAZIRLIKSIZ, GAFLET İÇİNDE YAKALANMAK KAÇINILMAZDIR. TIPKI ORDA BAHSEDİLEN GİBİ GAFLETTE VE ALLAH KORUSUN BAHSİ GEÇEN KİTAPTAKİNDEN DAHA KÖTÜ BİR HALDE YANİ 15 TEMMUZDAKİ GİBİ YUMRUK BİLE VURAMAYACAK HALDE YAKALANMAK KAÇINILMAZDIR: DEVLETİN EN ÖNEMLİ KURUM BİNALARININ ÜSTÜNDE SERBESTÇE TACİZ ATEŞİNE BİLE MARUZ KALMADAN UÇAN VE ÜLKEYİ TERÖRİZE EDEN DÜŞMAN UÇAKLARI, EFSANE İSMİ OLAN KENDİ OLMAYAN SİVİL SAVUNMA-BEYAZ BERELERİN NERELERDE OLDUĞU YA DA NE DURUMDA OLDUĞU SORUSU VS. GİBİ REZİL DURUMLARDAN BAHSEDİYORUM, yazar-aydın sayın Burak Turna’nın sistematiği ve yazar-aydın sayın Orkun Uçar’ın Avrasya-Batı çekişmesi iddialarına dikkat çekmekte fayda vardır.

AYNI ZAMANDA İSTİHBARAT KONUSUNDA MİLYAR DOLAR HARCANAN BİR ALANDA SIFIR BAŞARI (NEDEN Mİ SIFIR; MUCİZE ESERİ KURTULDUK!…) DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR. BÜTÜN BUNLAR İSE BU YAZININ DIŞINDA BİR KONU İÇERİĞİ OLAN ‘ SİSTEM SORUNU’ OLMAKLA BİRLİKTE BUNLARA KENDİMCE ŞU BLOGUMDA DEĞİNMEYE ÇALIŞIYORUM: ‘’SİSTEM-VATANDAŞ-MEMUR‘’ http://neayakbunlar.blogspot.com.tr/
  

Aynı zamanda devletlerin kendilerinden üst ligde olduğu iddia edilen örgütlerden ele geçirilme ve sızılma seviyesi azaldıkça daha zeki olabilecekleri düşünülebilir. Sağlam bir istihbarat anlayışla birlikte, halkla bütünleşmiş ve iyi liderliklere sahip olan ülkelerin devletlerinin idrak seviyesi artabilir. Belki de kim bilir rahmetli aydınlarımızdan sayın Mahir Kaynak ve araştırmacı, stratejist, yazar sayın Ömer Özkaya’nın özellikle müttefik olması gerektiğine dikkat çektiği AYRI BAŞ ÇEKEBİLEN ULUS DEVLETLER manipüle edilerek düşman yapılmaya çalışılan devletler görünümünde olan  ABD-Rusya-Türkiye üçlüsü bir üçüncü dünya savaşına müttefik olarak bile girebilir…